Laiklik devlet düzeninin ve hukuk kurallarının dine değil  akla ve bilime dayandırılmasıdır. 
Laiklik, dinin doğru uygulanabilmesinin teminatıdır!..

O; tarih boyunca hakkında elli bine yakın kitap, yüz binlerce makale yazılmış tek Türk’tür!..

Tarihe Dair Notlar
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi1
Bugün Toplam22
Toplam Ziyaret149902

TOYONİZM ve ŞAMANİZM / Ziya GÖKALP

Avrupa alimleri, eski Türk dinini, ‘’ŞAMANİZM’’den ibaret zannederler. Halbuki ‘’Şamanizm’’, eski Türkler’in dini sistemleri değil, sihri sistemleridir. Şaman, ‘’kahin’’ ve ‘’sihirbaz’’ demektir.

Eski Türkler’in dini reislerine, ‘’TOYON’’ derlerdi. Sihirbazlara da ‘’KAM’’ derlerdi. Tibetliler, bu kelimeyi ‘’KAMAN’’ şekline soktular; Avrupalılar da buna ‘’ŞAMAN’’ kılığını verdiler.

Şamanizm’in ‘’DİN’’ olmayıp bir ‘’SİHİR’’ olduğunu aşağıdaki deliller isbat eder:

1) Sihir, dinin zıddına kıymet verir: Eski Türk dini, ‘’sağ’’ ı kutlu tanırdı. Şamanizm ise ‘’sol’’ u kutlu tanırdı.

2) Din ‘’sağ’’da oturan erkeğe kıymet verirdi. Şamanizm ise, ‘’sol’’a mensup bulunan kadına kıymet verirdi.

3)iptidai cemiyetlerde, din ‘’millet’’dir; sihir ise, ‘’kozmopolit’’dir. Bir adam dini ayrı, milleti ayrı, ırkı ayrı şamanlara müracaat edebilir. Fakat, kendi dininden ve cemiyetinden olmayan din reislerine müracaat edemez. Sihir, tababet (hekimlik) gibi kozmopolittir. Fakat, din öyle değildir.

4)Şamanizm’in bir din olmadığı, bir şaman’ın muvaffak olmak için, kadın gibi saçını kestirmesinden, bıyığını, sakalını tıraş ettirmesinden, kadın elbisesi giyip, kadın evzaı takınmasından, cins münasebetlerinde kadın rolü oynamasından, hatta gebe kalıp birtakım (balık, fare, kertenkele, vesaire gibi) hayvanları doğurmasından anlaşılır. Bu gibi zıt hareketler sihir’i, din’den ayırır.

5) Bir de bir şaman’ın, bir tabib gibi, yalnız müşterileri vardır. Din reisinin ise, müşterileri değil, müminleri vardır.

6) Eski Türkler’in dinine ‘’TOYONİZM’’, din reislerine de, ‘’TOYON’’ denilirdi. Eski Türkler din kitaplarını ve umumiyetle dinleri, ‘’NOM’’ tesmiye ederlerdi. ‘’TOYON’’ dininde olanlara da, ‘’NOMİLER’’derlerdi.

7) İslamiyetten sonra, Oğuz İli’nin Kam’ını ‘OZAN’’ ünvanı altında görüyoruz. Yakutlar Şaman’a ‘’OYUN’’ derler ki, Ozan’dan iştikak (türemek) ettiği bellidir. Yakutlar, dişi şaman’a ‘’ODİGAN’’ derler. 

 Toyon’lar, dini reisler oldukları gibi, aynı zamanda siyasi reislerdi. Mesela, Oğuz’un yirmidört beyi ile, ilbeyi, Toyon’lardandır. 

Eski Yunan sitelerinde de, dini reisler, siyasi reislerden ibarettirler. Din ayinlerini bunlar icra ederlerdi.

9) Şamanlar, hem sihirbaz ve kahin, hem de sinir hastalıklarını tedavi eden bir nevi ruhani tabiblerdi. Uzvi hastalıkları tedavi için, eski Türkler’in ‘’OTACILAR’’ı ve ‘’ATASAGUNLAR’’ı vardı. Gayri uzvi ruh ve sinir hastalıklarını tedavi edenler de, ‘’ŞAMAN’’lardı. Bugün ‘’PSİKOLOJİK TEDAVİLER’’ denilen müdavat (tedavi bulma)’da, o zamanlarda şamanların ihtisası dairesinde idi.

10)Toyonizm, bir taraftan muntazam siyasi teşkilata merbut (bağlı) olduğu gibi, diğer cihetten de ‘’LAHUT’’ daki ilahlar teşkilatına bağlıydı.

11) Şamanların ferdi(şahsi) totemleri ve hamiyeleri (koruyucuları) hep kadındır. Toyonların ilahlaşmış ataları ile potlaç vasıtasıyla ferdileşmiş olan totemleri ve ervah-ı hamiyesi (koruyucu ruhları), hep erkektir.

(12) Şaman raks, musiki ve şiir san’atlarının sihri kuvvetleriyle nüfuz-ı maneviyelerini tesir ettirirlerdi. Şaman’ın şamanlığa mahsus, kadın entarisini andıran bir şamanlık entarisi vardı. Buna bir takım çıngıraklar vesaire talik (asılırdı) olunurdu.

Ellerinde şamana mahsus bir ‘’TEF’’ yahut ‘’DAVUL’’ vardı. Ayin yaparken, küçük bir ‘’KAMÇI’’ ile ona vururdu. Bu kelimeyi tahlil edelim: ‘’KAMÇI= KAM + ÇI’’.

Görülüyor ki, bu tabirin içinde, Şaman manasında olan ‘’KAM’’ lafzı vardır. Bu terkibe göre, ‘’KAMÇI’’ kelimesinin manası ‘’ŞAMANA MAHSUS’’dur.

13) Şamanlara mahsus sihri ayinler iki türlüdür: Biri yaz ayinleridir ki ‘’AK ŞAMAN’’ vasıtasıyla yapılırdı. Diğeri kış ayinleridir ki ‘’KARA ŞAMAN’’ vasıtasıyla icra edilirdi. Birincisi beyaz elbise ikincisi siyah elbise giyerdi.

14) Şaman ayinlerinden birincisi ‘’HUŞ’’ ağacı ormancığında, yeniden kurulan bir yurt dahilinde yapılırdı. Kadınlar bu ayine iştirak edemezdi. İkinci kısmı evde yapılırdı: buna kadınlar iştirak edebilirlerdi.

Birincisi, ‘’BAY ÜLGEN’’e karşı yapıldığı için beyaz yani açık renkli bir hayvan kurban edilirdi. İkincisi bir vefat vukuunda, ölünün şerirleşmiş (kötü) ruhunu evden uzaklaştırmak için; ‘’ERLİK HAN’’ namına yapılırdı. ‘’ERLİK HAN’a da, siyah renkli yahut koyu renkli bir hayvan kurban edilirdi. 

Birincisi ‘’AK ŞAMAN’’ tarafından, ikincisi ‘’KARA ŞAMAN’’ tarafından yapılırdı.

Bu misallerden anlaşılıyor ki sihir de ‘’AK’’ ve ‘’KARA’’ olmak üzere iki kısımdı. 

15) Toyonlar, yalnız cedleri olan ‘’YER SU’’ ya, yahut ‘’TANRI’’ya sahip oldukları ‘’TOTEM’’e yahut ‘’RUH’’a müracaat edebilirlerdi. Şamanlar ise, ferdi totemleri ve ervah-ı hamiyeleri vasıtasıyle, bütün ruhlara, totemlere ve ilahlara müracaat edebilirlerdi.

16) Şamanlar’ın ilahlarla ve sair dini timsallerle münasebeti oğul ile baba arasındaki sevgi, hürmet ve şefkat duygularına istinad ediyordu.

Şamanlar’ın totemler, ruhlar ve ilahlar üzerindeki tesiri ise ‘’SİHRİ CEBİR VE TAZYİK’’ neticesi idi. ‘’LAHUTİ’’ler toyon’lara isteyerek, şaman’lara ise ister istemez, sihir kuvvetinin cebir ve tazyiki altında mutavaat ederlerdi.

17) Toyonizm ‘’sağ’’a ve Şamanizm ‘’sol’’a mensuptur. Bunların timsalleri olan erkek ve kadın da, bu sebeple müsavidirler (eşit). Erkek ile kadının müsavatından (eşitliğinden) kadının erkeğe karşı hukuça müsaviliği, kadının erkeğe karşı bir ‘’tabu’’ değil, bir mütemmim (bütünleştirici) olduğu, karının her işte erkeğe iştiraki mecburi olması, tesettür ve haram, kaç-göç gibi kadının erkekten ayıran an’anelerin olmaması ve bilakis kadını erkeğe her işte şerik (ortak) ve mütemmim (tamamlayıcı) yapan an’anelerin mevcudiyeti gibi kaideler doğmuştur.

18) Toyon’luk ırsi idi. Çünkü, ilahlar ve sair timsaller Toyonlar’ın atalarıydı. Toyonluk’un ırsi olmasından başka çare yoktu. 

Şamanlık, bazen ırsi, bazan kesbi (sonradan kazanılmış), bazan da vehbi (Allah vergisi yetenekler) idi. Nevrozlular, yani gayri uzvi sinir hastalıkları, vehbi şamanlığa çok kabiliyetli idiler. Vehbi şamanlar, bizim ‘’ÜVEYSİ ŞEYHLER’’e benzerlerdi.

19) Eski Türkler’de, din sihri tahrim etmemişti. Sihir de, din gibi ‘’HELAL’’ idi. Zaten eski Türk dini ‘’SİHRİYYEN DİNİ’’ idi. Sihri de ‘’DİNNİYEN SİHRİ’’ idi. Din, sihri neyyetmezdi. Sihir de dine düşman değildi. Hatta kıymetçe din ile sihir birbirine müsavi (eşit) idiler. İkisi aynı dinin iki sistemine benzerdi. 

Birincisi olan din, içtimai ve siyasi teşkilatların muntazam mantığına tabi idi. Müteazzi (kurumsal) cemiyeti temsil ederdi.
İkincisi olan sihir, şiirin, musikinin, raksın kanatlarıyla uçan cevval, tayyar bir hayattı.

Şamanizm içtimai hayatın müteazzi (kurumsal) şekillerini değil, münteşir (yaygın, bilinen) şekillerini temsil ederdi. Maşeri vicdanın henüz tebellür etmemiş (belirmemiş) hadsi(uç,sınır) ilhamlarını yaşardı.

20) Eski dinlerde ‘’SİHİR’’ muhterem olduğu için, o zamanın toyonizm’i ‘’AKLİYYE FELSEFESİNİ’’, şamanizm’i de ‘’ŞERRİYE FELSEFESİNİ’’ vücuda getirmişti. Eski Türkler’de, iki felsefi sistem vardı ve bunların biri ‘’DİN’’den, diğeri ‘’SİHİR’’den doğmuştu.

İslamiyetten sonra ‘’AKLİYYUN’’dan, yani dinin kurumsallaşmış teşkilatına dayanan timsallerinden ‘’MÜTEKELLİM ve FAKİH TÜRKLER’’ örneği doğdu. Sihrin yaygın teşkilatına ve kuvvetlerine dayanan örneklerinden de, ‘’DERVİŞLER, HORASAN ERLERİ, HAYDARİLER, HASAN ABDALLILAR’’ zuhur ettiler. 

Yorumlar - Yorum Yaz