Laiklik devlet düzeninin ve hukuk kurallarının dine değil  akla ve bilime dayandırılmasıdır. 
Laiklik, dinin doğru uygulanabilmesinin teminatıdır!..

O; tarih boyunca hakkında elli bine yakın kitap, yüz binlerce makale yazılmış tek Türk’tür!..

Tarihe Dair Notlar
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi2
Bugün Toplam30
Toplam Ziyaret149910

Rusya’nın Kurtuluş Savaşı’ ndaki yardımı yalanı!

GERÇEK: 'ORTA ASYA TÜRKLERİ’NİN YARDIMI'

BUHARA’DAN T.B.M.M.’YE GÖNDERİLEN ALTINLARA RUSLAR’IN EL KOYMASI !

''Buhara Cumhuriyeti kurulduktan sonra ben ilk Cumhurreisi olarak, yanıma Başvekilimiz Feyzullah Hoca’yı alarak, Sovyet Rusya büyükleri ve bu arada Lenin ile temasta bulunmak üzere, Moskova’ya gelmiştim. Bizden bir müddet önce, Temmuz 1920 ortalarında Türkiye’den de milli hareketi temsil eden bir heyetin B. Sami Bey’in başkanlığında Moskova’ya gelerek, LENİN, ÇİÇERİN ve KARAHAN ile bilhassa yardım te’mini konusunda müzakerelerde bulunduklarını öğrenmiştim.

Nitekim, Kremlin Sarayı’nda kendisiyle görüştüğümüz gün Lenin, önem verdiğini hissettirdiği Türkiye’den söz açarak bana; 

''Ankara’dan bir Türk Heyeti geldi. Durumlarını anlatarak, acele yardım istedi. Bu hususta sizin fikriniz nedir?’’ dedi. Hiç tereddüt etmeden kendisine:

- ''Elbette yardım etmek gerek… ve vakit geçirmeden yapılmalıdır.’’ Deyişim üzerine, bu işe zaten kararlı olduklarını, fakat bazı zorluklarla karşılaştıklarını belirten bir ifade ile:

- ''Yardım meselesi için bizi düşündüren iki zorluk’’ dedi ve devam etti:

- ''Birincisi Türklerin istedikleri altın ruble bizde pek azdır’’deyince, ben hemen sözünü kestim:

- ''Bizde altın vardır’’ dedim. ‘’Verebiliriz de…’’
Lenin, memnun olduğunu belirten bir baş eğişiyle devam etti:

- ''İkincisi, yol meselesidir. Çünkü Türklere yalnız para değil, her türlü harb malzemesi de vermemiz gerekiyor. Bunları emniyetle Anadolu’ya ulaştıracak yol lazım. Halbuki Kafkasya’daki durum dolayısıyle yollar kapalıdır. Ne zaman açılabileceği henüz malum değildir.’’

Bizim bu hususta aynı kanaat ve fikirde olduğumuzu söyleyerek ilave ettim:

- ''Kafkaslarda kurulan Cumhuriyetlerle anlaşmak mümkündür. Bu bölgede müslümanlar çoğunluktadır. Gürcüler de menfaatleri icabı müslümanlara yakındır. Ermeniler de keza… Çalışılırsa, müşterek bir yol bulma imkanı vardır’’ dedim. Ayrıca Anadolu’da Türk Kurtuluş Savaşı’na ve Mustafa Kemal’e yapılacak para yardımının miktarının da tespit edilmesi gerekiyordu.

- ''Bunu mütehassıslar tespit etsinler…’’ diye kararlaştırdık. Ve bizim aynı zamanda hariciye vekilimiz olan Başvekil Feyzullah Hoca ile Rus mütehassıslarından mürekkep bir heyete havale ettik. Bu heyet uzun müzakereler sonunda yardım miktarını en az yüz milyon altın ruble olarak tespit etti. Tekrar Lenin’le buluştuk. Lenin, bu sefer yaptığımız konuşmada sözü tekrar para konusuna getirerek, ne kadar verebileceğimizi sordu.

- ''Yüz milyon altın ruble’’ dedim. Lenin, tekrar etti:

''Yüz milyon mu?’’

''Evet… Derhal verebiliriz’’ dedim.

Çarlık zamanından kalma altın rublelerimiz çoktu. Buhara hazinesindeki bu paraya Ruslar el süremezler, dokunamazlardı. Buhara bir Çar emareti olduğu halde, idari mali işlerde müstakildi. Bu sebeple bizde altın baligan ma-belag çoktu.

Lenin ile, bu şekilde mutabık kaldıktan sonra, biz Buhara’ya döndük. Parlamento reisi Abdulkadir Mirzaoğlu ile görüşerek meseleyi Meclise intikal ettirdik. Halka ve Parlamentoya ben, Anadolu’daki kardeşlerimizi ve ırkdaşlarımız Türklerin korkunç vaziyetlerini, Yunanlılar tarafından fena halde tazyik edilmekte olduklarını anlatarak onlara büyük kardeşlerimize yardımda bulunmamız gerektiğini çok heyecanla ve samimiyetle iyice izah ettim.

Bizim o vakit Parlamento’da dört partimiz vardı. Bunlardan ‘’MİLLİ BİRLİK’’ ve ‘’KURTULUŞ’’ ile ‘’AHRAR ‘’ partileri tamamen yardım lehinde idiler. Yalnız ‘’KOMUNİST PARTİSİ’ reisi avamdan ve aslen Tatar olan NECİP HÜSEYİNOĞLU’’ bu işe akıl erdiremedi ve provakasyon yaparak halka:

- '' Böyle yardım olmaz. Biz bu parayı İngilizlerle mütareke yapıp anlaşan Osmanlı Sultanlarına veriyoruz. O Sultanlar ki şimdi emperyalistlerle anlaşmışlardır.’’ Diye havayı bulandırmaya teşebbüs etti. Bunun üzerine ‘’TÜRK FRONT’’ da buna karşı halkı aydınlatmak için geniş ölçüde propagandaya başladı. Fakat Necip Hüseyinoğlu yardım aleyhindeki kışkırtmalarında inat ettiğinden hükümet kararı ile Buhara hudutları dışına atıldı…

Buhara Parlamentosu Türkiye’ye yüz milyon altın ruble yardımını, tek itiraz sesi yükselmeden bir anda ve tam oy birliği ve hararetli tezahüratla alkışlarla kabul etti.

Parlamentonun bu kararı üzerine hemen ertesi günü gereken muameleyi tekemmül ettirdik ve parayı derhal Ankara hükümetinin emrine yetiştirilmek üzere Rus hazinesine teslim ettik…’’

Buhara Cumhuriyeti’nin, Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti’ne teslim edilmesi şartı ile gönderdiği bu yüz milyon rublelik yardım hiçbirzaman hedefine varmamıştır. Yukarıda zikredilen ‘ON BİR MİLYON’ rublelik yardım ise binbir nazlanma ve ince hesaplar sonunda te’min edilmiştir. Fakat, daha önce de belirtildiği gibi, Türkler, Sovyetler’in bu yardımını daima bir dostluk nişanesi olarak hatırlamışlardır.

NE VAR Kİ, ORTA ASYA TÜRKLERİ’NİN, TÜRKİYE’YE GÖNDERİLMEK ŞARTI İLE SOVYET MAKAMLARINA TESLİM ETTİĞİ BU PARADAN RUS KAYNAKLARI HER NE SEBEPTEN İSE HİÇ BAHSETMEMİŞTİR. VEYAHUT, BU YARDIMDAN BAHSEDEN VESİKALAR, DAHA PEK ÇOK HUSUSLARDA OLDUĞU GİBİ, ARAŞTIRICILARIN TETKİKİNE SUNULMAMIŞTIR. BİLHASSA 1920’ LERDE SIK SIK TAKTİK DEĞİŞTİREN VE SÖYLEDİKLERİNİN TAM AKSİNİ YAPMAKTAN ÇEKİNMEYEN SOVYETLER’ İN BU HUSUSTAKİ KETUM HALLERİ, BU SAHALARDA ÇALIŞAN ARAŞTIRICILAR İÇİN BİR SÜRPRİZ TEŞKİL ETMEMİŞTİR.

KAYNAK: Milli Mücadele Yıllarında Atatürk'ün Sovyet Politikası, Sayfa:76-77-78. Yayın Yılı: 1987
Prof. Dr. Mehmet Saray

facebook/WebmasterSitesi-Aklın ve Bilimin Işığında

Yorumlar - Yorum Yaz