Laiklik devlet düzeninin ve hukuk kurallarının dine değil  akla ve bilime dayandırılmasıdır. 
Laiklik, dinin doğru uygulanabilmesinin teminatıdır!..

O; tarih boyunca hakkında elli bine yakın kitap, yüz binlerce makale yazılmış tek Türk’tür!..

Tarihe Dair Notlar
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi1
Bugün Toplam20
Toplam Ziyaret149900

Dünün mütareke basını ülkesine küfrediyor!.. Tanıdık gelecektir!..

Yıllar sonra, satılmışlığın ifadesi olarak “mütareke basını” biçiminde anılacak olan gazetelerden Alemdar Gazetesi, direniş gösteren “ulusalcılara” kızıyor, şöyle yazıyordu:

“Protestocuların ’İzmir’in Yunanistan’a ilhakından’söz etmeleri, böyle telgraf çekmeleri yanlıştır.  Karşımızda Yunanistan’ı bile görmüyoruz. Sadece İtilaf Devletleri mevcuttur. Bunlara karşı Hükümet zaten gereken girişimlerde bulunmaktadır.”

Sözde İslâm’ı Yükseltme (Teâli) Cemiyeti ise, ulusalcılara hakaret yağdırırken sömürgeci (emperyalist) işgalcilere nasıl sevgiyle (!) yaklaştığını da ortaya koyuyordu:

“Ey Anadolu’nun masum ve mazlum ahâlisi!

(...)

On iki sene evvel ’İttihâd ve Terakkî’adıyla ülkemizde bir bid’at çıktı. Selânik dönmeleriyle (Sabetayist demek istiyor!. -HC) aslı, soyu, mezhep ve meşrebi belirsiz çeşitli türedilerden oluşan bu cemiyet, ’İstibdâdı (baskıyı) kaldıracağız, meşrutiyet ve hürriyet getireceğiz, hükümet halka zulmetmeyecek, halk rahat edecek, devletlerin yanında değerimiz bilinecek’ diye bizi aldattı.(...)

... bu defa da Anadolu’da Mustafa Kemal ve Kuvâ-yi Milliye maskaraları, Yunan askerlerinin önünden korkakça kaçarken, zavallı saf ve gafil halk ve askerden topladıkları kuvvetleri düşmanla savaştırarak ... zavallı askerlerimizi ve halkımızı boşu boşuna kırdırmak yöntemini izliyorlar. Çaresiz millet! Bu yankesicilerin hilelerini hâlâ tümüyle anlayamamıştır... Memleket bunların fitne ve fesadı uğruna milyonlarca evlâdını telef ediyor da Talât, Enver, Cemal, Mustafa Kemal gibi beş on eşkıyânın bedenini ortadan kaldırmak için gereken küçük özveriyi göze aldıramayarak ülkeyi ve kendilerini ebedî tehlikeden kurtarmak ve esenliğe çıkarmak yolunu kavrayamadı ve hâlâ da kavrayamıyor!

(...)

İngilizler’i kızdırdınız, üzerimize Yunanlılar’ı musallat ettiler. Savaşta yenildikten sonra uslu oturmak ve yenilginin sonucuna katlanarak sabırla telâfi etmekten başka çare var mıdır? Yunanlılar’la savaşa tutuşuyor, sonra da bir taraftan kaçıyor ve bir taraftan ’Şöyle direndik, böyle kayıp verdik’ gibi yalanlarla halkı kandırmaya çalışıyorsunuz! Düşünmüyorsunuz ki, Yunanlılar’a fazla kayıp verdirmek bile bundan sonra bizim için hayırlı ve yararlı bir şey olamaz.(...)

Ey yalancı ve azılı eşkıyâlar! (...) Yağmacılar.. Kendinize ne hakla, ne yüzle, ne utanmazlıkla Kuvâ-yi Milliye unvanını veriyorsunuz? Milleti öldürerek, mahvederek milletin hakkını savunacaksınız, öyle mi? Utanmaz hâinler, artık yetişir, yakamızı bırakın: Cenâb-ı Hakk’ın gazap ve lâneti sizin üzerinize olsun!

(...)

Kuvâ-yi Milliye eşkıyâsı İstanbul’u da elimizden çıkarmak ve ülkeye son hizmet biçiminde son ihânetlerini de yapmak için çalışıyorlar.”

Bu sözlere karşı söylenecek sözcük var mı günümüzde? (Sizler bulabiliyor musunuz?..)

Kuvayı Milliye’nin en ateşli düşmanı

Mütareke basınının önde gelenlerinden Peyâm-ı Sabah Gazetesi de, Kuvayi Milliye’ye yapılan hakaretlere geniş yer ayırıyordu. Bu gazetede, Kuvayi Milliye iyice ortaya çıkıp, tanındıktan sonra bile, sözde “Türk Teâli (Yükseltme) Cemiyeti” nin “Vatandaşlara Bildiri” adı altında yayınladığı yazıda ağır hakaretler yer almaya devam ediyordu:

“Millî Teşkilâta aldanmayınız.

Hulki Cevizoğlu


Yorumlar - Yorum Yaz