Laiklik devlet düzeninin ve hukuk kurallarının dine değil  akla ve bilime dayandırılmasıdır. 
Laiklik, dinin doğru uygulanabilmesinin teminatıdır!..

O; tarih boyunca hakkında elli bine yakın kitap, yüz binlerce makale yazılmış tek Türk’tür!..

Tarihe Dair Notlar
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi1
Bugün Toplam19
Toplam Ziyaret149899

HÜRRİYET GAZETESİ - 12 EYLÜL 2000

 Askeri kameradan 12 Eylül

 
Dokuzuncu Cumhurbaşkanı Demirel, 20. yıldönümünde 12 Eylül'ü anlatacak. Askeri kamerayla çekilen ve ilk kez ekrana gelecek görüntüler eşliğinde konuşacak olan Demirel, ilginç anılarını dile getirecek. 

Ulusu Baba'nın eseri

Demirel programda, Hamzakoy'dan yaptığı telefon görüşmeleri sırasında hem sivillere, hem de telefonu dinleyen askerler kanalıyla askeri kesime mesaj gönderdiğini de belirtiyor. 12 Eylül dönemi Başbakanı Bülent Ulusu'nun adını da ilk kez kendisinin telaffuz ettiğini söylüyor.

CNN TÜRK'te bu akşam ve yarın saat 22.10'da yayınlanacak 12 Eylül Özel Programı'nda 9'uncu Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, 20'nci yıldönümünde 12 Eylül darbesini anlatacak. Programda ‘Askerlerin kamerasından bugüne kadar gizli kalmış görüntüler’ ilk kez ekrana gelecek. Darbe olduktan sonra Bülent Ecevit ile birlikte zamanı geldiğinde açıklama yapacağı mesajını veren Demirel, 20 yıl sonra darbe ile ilgili herşeyi Editör Programı'nın yapımcısı Gürkan Zengin'in hazırladığı CNN TÜRK 12 Eylül Özel Programı'nda açıklayacak. Programda 12 Eylül döneminde Demirel'in en yakınında bulunan siyasetçiler Nahit Menteşe, İsmet Sezgin, Necmettin Cevheri ve gazeteci-yazar Yavuz Donat ile o dönemde yaşananlarla ilgili olarak yapılan röportajlar yer alacak.

NAZMİYE BENİ BIRAKMADI

Demirel, 12 Eylül sabahı, ezan okunduğu sırada askerlerle Nahit Menteşe'nin gelerek, kendisine darbeyi haber verdiklerini anlatıyor. Bunun üzerine hep birlikte orta kata geçtiklerini belirten Demirel, önce namaz kılıp, Kuran okuduğunu belirterek, şunları söylüyor: ‘‘Ondan sonra eşime dedim ki, ‘Sen burada kal...' ‘Hayır, kalmam. Ben de gelirim' dedi. Bu gibi hallerde önceden ne olacağını kestirmek mümkün değildir. Geçmiş dönemlerde bilhassa 60'da acı tecrübeler var.’’ Demirel, ‘‘Endişelendiniz mi?’’ sorusunu ise ‘‘Kişi endişelere kapılır daima’’ diye yanıtlıyor.

KOMUTANDAN ÇAY DAVETİ

Programda Demirel, Hamzakoy Komutanı Korgeneral Hüsnü Çelenkler'in oda hapsindeyken, kendilerinden ne isteğini anlatıyor. O dönem korgeneral olan Çelenkler'in kendisini ve Ecevit'i odasına çay içmeye davet ettiğini belirten Demirel, komutanın kendilerine, sağlık mesajı için çekilen görüntülerde, 12 Eylül lehine bir kaç söz söylemeleri halinde, Hamzakoy'da daha az tutulacaklarını nazik bir dille anlattığını söylüyor. Demirel, bu isteği ve komutanın yanıtını şöyle anlatıyor: ‘‘O odada kapalısınız. Hapis meselesi sözkonusu değil de orada kapalısınız. Yani kapınızda da asker var. Emniyetiniz sağlam yani. (Gülerek) Ve tabii böyle bir şeyi nezaketle, bir davet vaki olmuş, hay hay, gittik. Üç oda ilerideydi zaten, aynı bloğun içerisinde. Orada Sayın Ecevit ve muhterem hanımefendisiyle beraber, sayın komutan çay içtik. Çay getirdiler. Orada komutan dedi ki, yani dedi: 'Başka çare yoktu. Bu 12 Eylül'ün yapılması iyi olmuştur gibi filan bir beyanda bulunduysanız falan buradan çıkmanız kolaylaşır’’ dedi. Ama çok nezaketle söyledi bunu. Ben dedim ki, yani kelime kelime aynı şeyleri söyleyemeyebilirim ama mealen,‘‘Sayın komutan' dedim, ‘‘Benim şahsen böyle bir şey söylemektense burada bir ömür boyu kalmayı tercih edeceğimi size ifade edeyim. Yani ben bunu söylemem. Burada istediğiniz kadar beni tutabilirsiniz.’’ Demirel, Ecevit'in de komutana benzeri bir cevap verdiğini söylüyor ve tepki alıp almadıkları sorusuna da ‘‘Bir soru, bir medeni cevap’’ diyerek, her hangi bir tepkiyle karşılaşmadıklarını anlatıyor. 12 Eylül'de ABD'nin rolü olduğu iddialarına katılmadığını belirten Demirel, 1960 darbesini ise ‘en tahripkar darbe' olarak niteliyor.

28 ŞUBAT'TAN MÜSTERİHİM

Programda 28 Şubat sürecine de değinen Demirel, bu süreçte oynadığı role yönelik de, ‘‘28 Şubat'ta ben yeminimin icabını oynadım. Bu rolden de müsterihim. Niye müsterih olmayayım? Cumhuriyetin, demokrasinin savunması istikametinde atılmış bir adımdır. Genel hukukun içinde alınmış çarelerde katkım olduysa, bu herkesin müsterih olması gereken bir durumdur’’ diyor. Demirel, ‘‘Siyaset maratonunda hangi aşamadasınız?’’ sorusuna ise ‘‘İnsan yaşadıkça maraton bitmez’’ yanıtını veriyor. 

Darbeye isyan edip pardösüyü fırlatıyor

Programın en ilginç bölümlerinden biri, Demirel'in Etimesgut Havaalanı'nda elinden pardesüsünü fırlattığı dramatik sahne. Demirel, burada kendisinden darbe lehinde bir şeyler söylemesini isteyen TRT kameramanına karşı çıkıyor. Kameramanın talebini kendisine ileten yakın çalışma arkadaşı Nahit Menteşe'ye dönüp, ‘‘Hayır kardeşim, bir şey söylemiyorum’’ diyor ve elindeki pardösüyü kızgınlıkla kanapeye doğru fırlatıyor. Demirel'in yakın çalışma arkadaşı Nahit Menteşe, Gürkan Zengin'in sorularını yanıtlarken, Etimesgut'ta tarihi anı şöyle anlatıyor: 

Gürkan Zengin: Havaalanına ilk geldiğinizde gördüğünüz manzara neydi?

Menteşe: Askerler vardı. Ellerini sıktık onların, Sayın Demirel'le. İçeride bekleme salonunda Erbakan'ı gördük, oturuyor. Bizden önce gelmişti. Yalnızdı. Onlar ailesiyle değildi. Onlara o imkánı vermemişler. Sadece Sayın Ecevit öyle. Onları da tebliği bizzat albay rütbesindeki askerler yapmış. Ecevit'e rahmetli havacı Orgeneral Orhan Özaydın yapmış. Sonra biz onlarla çay içtik. Konuştuk. TRT kameramanı yanaştı. ‘‘Nahit Bey acaba, Sayın Demirel birkaç söz söyler mi, mikrofona.’’ O da elinde de pardösü vardı. ‘‘Hayır kardeşim, bir şey söylemiyorum’’ dedi. Sayın Ecevit bir şeyler söyledi, nazikçe... Sayın Cüneyt Arcayürek bana bir iki gün sonra, ben geldim dedi. ‘‘Ben gördüm onu TRT'de.’’ Demirel'in o gayet onurlu bir şekilde davranışını görünce yayınlamamışlar. Çünkü bekliyorlar ki ihtilalciler daha aşağı bir ifadeyle ‘‘kendilerini methetsin.’’ Onu yapmayınca yayınlamamışlar.

Gürkan Zengin: Yani bir anlamda Hamzakoy'dakine benzer bir teklif yapmışlar. Sayın Demirel de bunu söyledi. 12 Eylül'le ilgili bir açıklama yaparsanız burada kalacağınız süre azalır. Daha o sabah Etimesgut'ta... TRT'nin kendi kendine getirdiği bir teklife değildi bu.

Menteşe: Tabii... Askerler getirdi bunu. Tahmin ediyorum. Onların müsaadesi olmaksızın... Niye başka gazeteci yok... Sadece devletin TRT'si var.

Gürkan Zengin: Demirel'in ağzından birkaç cümle almak... Ve sonra yayınlamak.

Menteşe: Darbenin meşruiyetini halka göstermek. Yani bakınız kendilerine darbe yapılan kişiler dahil, ihtilalin lehine konuşuyorlar. Onu tespit etmekti herhalde. Ama o olmadı. Biz orada çay içtik. Onu uğurlamak üzere kaldık. Uğurladık. Sayın Demirel ‘‘Hakkını helál et, Nahit’’ dedi.

Nazmiye Hanım'ın makyaj çantasını taşıdı

Askerler tarafından çekilen ve bu akşam ilk kez televizyon ekranlarına gelecek görüntülerde, liderlerin 12 Eylül sabahı, erken saatlerde, Ankara Etimesgut Havalimanı'na gelişleri yer alıyor. Havalimanından uçaklara giderken ilginç bir görüntü takılıyor askeri kameraya: Demirel'in elinde Nazmiye Hanım'ın makyaj çantası... Otomobilden inen liderlerin yanlarındakiler ile tokalaşmalarının da bulunduğu görüntüler, apronda devam ediyor ve uçağın havalanmasıyla sona eriyor. Askerlerin isteği üzerine çekilen bir başka görüntüde ise liderlerden, hayatta oldukları ve sağlık durumlarının iyi olduğu mesajları alınıyor.
  
  
 

12 Eylül Belgeleri/belge.net